Çocukların Öfke Nöbetleriyle Başa Çıkmanın 12 Yolu
Okul öncesi dönemde hemen her çocuk zaman zaman öfke nöbetleri yaşayabilir. Yani sebepsiz yere bağırır, çağırır, hatta sağa sola kafa bile atabilir. Anne babalar da bu tür durumlar yaşandığında, “Bu yaşta bu sinir normal mi ya?” diyerek endişelenirler.
Uzmanlar normal olduğunu söylüyor. O yüzden lütfen çocuğunuz öfke nöbetine girdiğinde fazla ciddiye alıp, “Çocuk şimdi böyleyse, ileride kim bilir ortalığı nasıl dağıtır?” diyerek bunalıma girmeyin.
Veya çok hafife alıp, “Sinirini yerim senin, nasıl da sinirlenirmiş benim aslanım!” diye olayı tiyatroya çevirmeyin.
Bunun yerine öfke nöbetlerinin tekrarlamaması için neler yapılması gerektiğini araştırın. Mesela aşağıdaki 12 önemli tavsiyeyi okuyun ve uygulamaya çalışın!
1- Çocuğunuzun çok zevk aldığı ama devam edemeyeceğiniz aktivitelere hiç başlamayın. Mesela çocuğunuz sırtınızda gezmekten çok hoşlanıyor. Eğer çocuğu en az 5-10 dakika sırtınızda gezdiremeyecek kadar yorgunsanız, maceraya hiç başlamayın. Çocuğu sırtınıza alıp on adım attıktan sonra en yakın koltuğa bırakmayın yani. Eğer böyle yapıyorsanız çocuğun bağırıp, çağırarak ortalığı inletmesi normaldir.
Çok sevdiğiniz bir tatlıyı hayal edin. Önünüze bir tepsi bu tatlıdan koysalar, sonra da nohut kadar bir parça verip dolaba kaldırsalar kendinizi nasıl hissederdiniz?
2- Çocuğunuz aç, yorgun veya uykusuzken iddialı etkinliklerde bulunmayın. Aç veya uykusuz bir çocuk zaten öfkelenmek ve bağırmak için bahane arar. Bu tip durumlarda en iyi şey çocuğu kendi haline bırakmak veya kitap okuma türünden sakin etkinlikler yapmaktır.
Uykusu gelmiş çocuğunuzla koridorda top oynamaya kalkmayın mesela! Mutlaka bir bahane bulup ağlamaya başlar. Siz niye ağladığını bulmak için kafa yorarsınız. Topu değiştirirsiniz, bilerek gol yersiniz vs. Ama hiçbiri işe yaramaz. Çünkü konu topla değil, uykuyla ilgilidir.
3- Eğer çocuğunuzun sinirlenmeye başladığını fark ederseniz, sinirlenmesine sebep olan her neyse unutturmaya çalışın ve dikkatini başka bir şeye çekin. Mesela çocuğunuz resim yapıyor ve kalemin ucu sürekli kırıldığı için kendi kendine sinir yapıyor… Böyle bir durumda kalemin ucunu açmaya çalışmak yerine, onu resimden uzaklaştırın.
Mesela bir dergi bulup içindeki hayvan resimlerine yoğunlaşmasını sağlayın. Çünkü sinir başladığında ne yaparsanız yapın önünü almak zordur. Dünyanın en sağlam kalemini bulup getirseniz de, çocuk bir şeyler bulup yine o konuyla alakalı sinirlenmeye çalışacaktır.
4- Çocukların öfke nöbetleri, genellikle yeni keşfettikleri bağımsızlığın sınırlarını keşfetmeye çalışırken oluşur. Yani çocuk ne kadar bağımsız olduğunu anlamaya çalışırken sizi imtihan eder. Yemek yeme konusunda ne kadar serbest olduğunu anlamak için ağzına tek lokma koymaz mesela. Böyle durumlarda çocuğa seçim hakkı tanımak en çok işe yarayan yöntemdir.
Hiçbir şey yemek istemeyen bir çocuğa, bütün yemekleri yedirmek için anlamsız bir gayret içine girmek yerine, masadaki yiyeceklerden bir tanesini tercih etmesini isteyin. “Pilav mı yemek istersin, yoksa köfte mi?” diye sorun mesela. Bırakın çocuk birisini seçsin ve sadece onu yesin. İkisini de yemeyi reddederse bu kez, “Bir şey yemeden sofradan kalkarsan hemen yatmak zorunda kalırsın. Biraz yemek yiyip oyun oynamayı mı tercih edersin, yoksa hemen yatmayı mı?” şeklinde tercih sunmaya devam edin. Ama tüm taktiklere rağmen çocuk yemek yemeden kalkarsa mutlaka yatırın. Yoksa gayretleriniz boşa gider.
5- Bir sürü yol denemiş olmanıza rağmen öfke nöbetiyle başa çıkamıyorsanız, en iyi yöntem fiziksel olarak kendisine zarar verebileceği şeyleri ortadan kaldırıp kendi başına bırakmaktır. Eğer çocuğun sebepsiz yere ağlamasına sinirlenir ve ağlaması için ortada hiçbir sebep olmadığına dair onu ikna etmeye çalışırsanız, her şey daha kötüye gider.
Çocuk bu açıklamalarınızı asla anlamaz ve karşılıklı olarak sinirlenmeye devam edersiniz. Bu yüzden hiçbir yöntem işe yaramazsa bırakın ağlasın. Bir süre sonra yorulup susacaktır. Ortalık sakinleştikten sonra oturup konuşmanız daha mantıklı olacaktır.
6- Çocuğununuz öfkelendiğinde sizin öfkelenmeniz kolaylaşır. Bu tür durumlarda kontrolü kaybedip daha sonra pişman olacağınız şeyler söylemeyin veya yapmayın. Eğer çocuktan daha fazla öfkelenir ve kontrolü kaybederseniz, daha sonraki ağlama krizlerinde hep aynı şeyi yapmak zorunda kalırsınız. Bu yüzden çocuğa limitlerinizin en uç noktalarını göstermeyin. Mutlaka ileriye yönelik atacak adımlar bırakın.
7- Çocuğunuzun siniri geçtiğinde yanına gidip bu durumdan hiç memnun olmadığınızı belirtin. Konuşmanın sonunda da, “Ama seni tebrik ediyorum. Bu kadar kısa zamanda ağlamayı kesip normale dönmen beni çok gururlandırdı” türünden cümleler kurun. Sonra sarılın ve “Şu anda kendini iyi hissetmene çok sevindim” deyin. Konuyu da fazla uzatmadan birlikte bir şeyler yapın.
8- Eğer çocuğunuz sinirliyken yumruk atıyor, tekme savuruyor veya sağı solu dişliyorsa sadece bu hareketler üzerinde durun. Yani sehpaya tekme atan bir çocuğa, “Niye böyle sinirlisin, derdin ne?” diyerek konuyu dağıtmayın. Sadece tekme atmasına yoğunlaşın ve onun hakkında konuşun. Çok sinirlense bile yumruk, tekme atmasının asla hoş görülemeyecek bir hareket olduğunu ve bir daha asla tekrarlamamasını söyleyin.
9- Çocuğunuz öfke nöbetindeyken onunla asla dalga geçmeyin. Mesela yüksek sesle ağlarken, şaşırtmak veya dalga geçmek için ondan daha gürültülü bir şekilde bağırarak ağlama numarası yapmayın. Çocuklar dalga geçildiklerini hemen anlarlar ve ciddiye alınmadıkları zaman kontrol altına alınmaları iyice güçleşir.
10- Çocuğunuz, istediği bir şey olmadığında öfke nöbetine giriyor ve sonunda istediği şeyi alıyorsa geçmiş olsun. Bundan sonra sinir krizlerinin artarak devam edeceğinden emin olabilirsiniz. Konu ne olursa olsun ağladığında veya ortalığı ayağa kaldırdığında istediği şeyi elde edemeyeceğini öğretin. Eğer pes ederseniz, her seferinde daha da uzayan öfke nöbetleriyle yaşamaya alışmanız gerekir. Öyle hareket edin ki, çocuğunuz ağlayarak veya bağırıp çağırarak bir şey elde edemeyeceğini net bir şekilde öğrensin.
11- Kalabalık ortamlarda çocuğunuzun sinir krizine girmesi ve ortalığı inletmesi bazen utanç verici olabilir. Ancak böyle bir durum olduğunda, asıl önemli olan şeyin çocuğunuz olduğunu unutmayın ve kalabalığın nasıl tepki vereceğini düşünmeyin. Veya kalabalıktan utanarak çocuğunuzun ağlayarak istediği şeyi yapmayın. Onu daha sakin bir yere götürerek sakinleşmesini sağlamaya çalışabilirsiniz. Bu arada sinirlenmeyin veya sinirlenseniz bile bunu çocuğunuza belli etmeyin. “Sen sakinleşene kadar burada beklemek zorundayız. Normale döndüğünde biz de yerimize dönebiliriz” deyin ve sakin bir şekilde bekleyin.
12- Çocuğunuz sadece ağlama krizine girdiğinde sizin ilginizi çekebildiğini öğrenirse de işiniz zor. Yani normal şartlarda elinizde cep telefonuyla takılıyor ve çocuğunuzla hiç ilgilenmiyorsanız ama avazı çıktığı kadar bağırmaya başladığında havalara atıp tutuyorsanız gelişmekte olan ebeveyn grubundasınız demektir. Böyle yaparsanız, çocuk ne zaman ilgi görmek istese bağırmaya başlar. Bu yüzden kriz gelmeden önce çocuğunuzla vakit geçirmeye çalışın. Bağırmaya başladığında tam tersine ilginizi azaltın.