Somutlaştırarak Öğrenme İle Kıpır Kıpır Dersler
İyi sınıf ve kaliteli dersin nasıl olacağına dair anlayış son yıllarda hızla değişiyor. Adeta bir askeri okul görünümündeki sınıf ortamı yıllardır öğretmenlerin arzu ettiği ders yapma şekliydi. Nesillerin değişimi, teknolojik gelişimler öğrenme şekillerini farklılaştırdığı gibi sınıf ortamları da bu görünümden hızlıca uzaklaştı. Eğitimciler hazırlıklı olmadıkları bu yeni ortamlarda nasıl ders yapacaklarını arar oldular. Artık öğrencilerin hem çok eğleneceği hem de kalıcı ve verimli öğrenmenin sağlanabileceği dersler yapmak her öğretmenin hedefleri arasında.
Son yıllarda bu konuda ardı ardına araştırmalar yapılıyor. Eğitimbilimciler ve tıpçıların ortak çalışmaları neticesinde gün geçmiyor ki yeni bir bilgi gazete manşetlerine düşmesin. Bu araştırmalardan birisi de, beyinde vücut hareketlerini kontrol eden bölge ile öğrenme arasındaki bağlantıyı aydınlattı.
Öğrencilerin eğitim sürecinde vücutlarını kullanması, başta alakasız ve mantıksız görünse de öğrenmenin sağlanmasında büyük önemi olduğu anlaşıldı. Araştırmacılar matematiksel hikaye anlatımında, örneğin kelime oyunlarında, vücudu kullanmanın matematik hakkındaki düşüncelerde değişiklik olduğunu gözlemlediler. Chicago Üniversitesi Psikoloji profesörlerinden Sian Beilock bu durumu “Vücudumuzu anlatımımızla bağlantılı olarak kullandığımızda daha zengin ve daha bütünsel bir anlama gerçekleşiyor.” şeklinde ifade ediyor.
Sian Beilock konuyu bir kelime oyunu içeren bir problem üzerinde değerlendiriyor:
Bir hayvanat bahçesinde iki su aygırı ve iki timsah vardır. Görevlilerden Pete bunları aynı anda beslemektedir. Pete her su aygırına yedişer balık vermekte, timsahlara ise dört tane vermektedir.
Üçüncü sınıf öğrencileri ile yapılan deneyde öğrenciler iki gruba ayırıldı. Bir grup problemi doğrudan ikişer kere okudular. Diğer grup ise problemi okur gibi canlandırdı, fiziksel olarak balıklarla su aygırlarını ve timsahları besliyormuş gibi yaptılar. Her iki gruba da, Pete ‘in hayvanları beslemek için kaç balık tükettiği sordu.
Ve Sian Beilock ‘un vardığı sonuç:
Soruyu canlandırarak okuyan grup problemin çözümünde çok daha başarılı oldular. Problemi okuyan çocuklar sonucu 11 olarak buldu ve sorudaki “her” ifadesini gözden kaçırdılar. Canlandırma yapan grup ise her bir su aygırına balıkları veriyor gibi yaptığından, bu hareketlilik onların doğru sonuca varmalarını sağladı.
Beilock, bu deneydeki önemli noktayı “Hareketlerin kelimelerle eşleştirilerek yapılması sayesinde hareketlerin öğrenmeye rehberlik edebilmiş olmasıdır. Öğrenciler canlandırma yaptıktan sonra bu işlemi kafalarında tamamlamış, öğrenmeyi davranışa dönüştürmeyi başarmışlardır.” şeklinde tanımladı.
Hareketlerin Öğrenen Beyne Etkisi
Bilimsel çalışma tarzı, insanlık tarihinde çok eski zamanlarda kendine yer buldu, ancak günümüzde mükemmel ve fonksiyonel bir öğrenme için artık daha fazla akademik yetenek gerekmekte. Ve bu durum insan beyni için henüz yeni sayılacak bir ihtiyaç. Nörologlar insan beyninin öğrenme şekliyle ilgili yaptıkları araştırmalarda, yeni yetenek ve eğilimlerini keşfettiler. Ve bu öğrenme şekillerinin beynin aynı zamanda vücut hareketlerini kontrol eden bölgesinde yer aldığını tespit ettiler. Bu çalışma öğrenme süreçleri ve ortamları ile insan vücudu arasındaki bağlantının aydınlanmasında çok yardımcı oldu.
“Somutlaştırarak Öğrenme”
Bu çalışmalar neticesinde “Somutlaştırarak Öğrenme” kavramı (Embodied Learning) ortaya çıktı. Maria Montessori hafıza ve vücut kasları arasındaki bağlantıya ilk defa Secret of Childhood kitabında dikkat çekti: “Dışarıdan gelen etkileşimlere göre değişebilen hareket veya fiziksel aktivite entellektüel gelişimde önemli bir faktördür. Gerçek anlamda iletişimle oluşan direk hareket fikirlerin gelişimini etkilemektedir.”
Somutlaştırarak öğrenme, özellikle ilk ve orta okul kademelerinde etkili bir öğretme metodu olarak gün geçtikçe yerini sağlamlaştırmakta. 21. yüzyıl becerilerinin kazandırılmasında bedenen ve zihnen öğrencilerin eğitim sürecine dahil edilmesi, vazgeçilmez metodlar arasında yer edinmeye devam etmekte.
Yeni nesil sınıflarda hareketli ders ortamları oluşturarak başarılı bir öğrenme sağlamak böylece mümkün. Özellikle birinci kademe için yapılan ders planlarında bu durumu dikkate alarak hareket eden öğretmenler için, kıpır kıpır sınıflarda verimli bir ders yapmak gayet kolay. Özetle artık sınıfların askeri disiplinle susturulmuş çocuklardan oluşması gerekmiyor.