Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
Samsun’da Ayvacık Anaokulunda Okul Müdürü olarak görev yapıyorum.
19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesinden bölüm ikincisi olarak mezun oldum. Ardından Sosyal Hizmetler ve Danışmanlık Bölümü’nü de okudum.
Çok keyifli ve bir o kadar da verimli geçti eğitim hayatım. Meslekte 9. yılım ve mesleğimi hâlen ilk günkü heyecan ve sevinçle sürdürüyorum. Tecrübelerimi ve bilgi birikimimi, kuruculuğunu yaptığım Ayvacık Anaokulunda gösterme fırsatı yakaladım.
“Öğretmenlik yaptığım süre içinde daha farklı ve yararlı neler yapabilirim?” düşüncesiyle hareket etmeye çalıştım. Aklımdaki çalışmalarımı uygulayabilmem için de önümde açık bir yolun, bir fırsatın olması gerekmekteydi. Ayrıca, yöneticiliğe başlamamda o dönemdeki yöneticilerimin de çok büyük etkisi ve desteği oldu. İnsanın destek veren çevresi ve idarecileri olunca aşılamayacak hiçbir engel kalmıyor.
Aslında okulun kurucu müdürlüğünü yapıyor olmam da benim için bir avantajdı. Çünkü bir okulu sıfırdan zirveye taşımak gibi büyük bir hedef belirlemiştim kendime. Hedefimize ulaşıp bu konuda başarılı da olduk.
Okulumuz şu anda adından sıkça söz ettiren bir okul hâline geldi. Bu anlamda görev yapmış bütün öğretmenlerimize emekleri için teşekkür ederim.
6 yıllık yöneticilikte birçok tecrübe edindim, birçok eğitim aldım ve aldığım eğitimlerin, eğiticiliğini yaparak bunları, ilimiz yöneticileri ve öğretmenlerine seminerler yoluyla aktarmaya çalıştım.
Uzak bir ilçede olmanın örnek bir okul olmaya engel olacak dezavantajlı bir durum olmadığını eğitim camiasına kanıtladık. Bunun yanında elbette yöneticilikte tecrübe etkilidir fakat bu, yılların geçmesiyle değil yaşantıların içindeki tecrübelerle olur. Bu da aklın yaşta değil başta olduğuna en güzel örnektir diye düşünüyorum.
Sizi Türkiye Çapında “Yılın Öğretmeni” Seçtiren Etkenler Nelerdir?
Bir işe başlarken sorunun ve çözümün doğru tespit edilmesi ve iyi planlanması gerekmektedir.
Öğretmenliği özümsemek, alanınızı iyi bilmek, elinizi güçlü tutmak yerelde karşılaşılabilecek durumlara daha kolay çözüm üretmenizi sağlıyor. Hatta yerel olarak planladıklarımızın çoğu, ülke genelinde de karşılaşılan problemlere yardımcı olmaktadır.
Öğretmenlerimiz;
- Her çocuğu merkeze alarak ona özel eğitimi planlamalı
- Problem çözümlerine projelerle yaklaşmalı,
- Ailelerin, özellikle de babaların okul öncesi eğitimde daha aktif yer almasını sağlamalı,
- Öğrencilerin spor becerilerini ve yeteneklerini erken yaşlarda keşfedip onları yönlendirmeli,
- Kuşaklararası bağları güçlendirmeli,
- Doğa-empati gibi destekleyici projeler ile öğrencilerin çevrelerine duyarlılığını arttırmalı,
- Yaparak-yaşayarak ve yorumlamaya açık faaliyetleri planlamalı,
- Okulun sadece dört duvardan ibaret olmadığı bir eğitim anlayışı içinde planlamalarını yapmalı,
- Okul içinde güçlü bir ekip dinamiği oluşturarak okul, öğretmen ve personelini severek onların işlerini yapabilmelerini sağlamanın yanında farklı kurumlarla işbirliği yapmalı,
- Sadece kendi öğrencileri, öğretmenleri ve ailelerini değil ilçelerindeki hatta ihtiyaç duyan bütün ilçelerdeki öğrencilere destek olmalı.
Sadece kendi okulumun mutluluğu ve iyi şartlara sahip olması, içimdeki “öğretmenlik” algısına tam denk gelmediğinden belki, ilçemiz köy anasınıflarımızın tamamı ile destek isteyen bütün ilçelerimizdeki okullarımız, öğrencilerimiz ve aileler için de çalışmalara yer vermekteyim.
Öğretmenliği, faydalı olmayı, farklılıkları yaşamayı ve yaşatmayı, öğrencilerin içten tebessümlerini gerçekten çok seviyorum. Buna inanmak da beraberinde yoğun ve faydalı çalışmaları getiriyor zaten.
Ayrıca gerçekleştirilen birçok çalışmanın ilklere imza atar nitelikte olması, ihtiyaçlara çare olması ve yapılan hemen hemen her projenin ulusal çapta, farklı iller tarafından uygulama talebi görmesi çalışmayı daha da üst seviyelere taşıyor.
Yaptığımız çalışmalarla klasik sınıf eğitimi anlayışını büyük ölçüde yıktığımız ve başarılı sonuçlar elde ettiğimizi görmekteyim. Ayrıca sadece öğrenci ve okul bazlı çalışmalar değil, ilçe çapında ihtiyaç duyulan farklı alanlarda yaptığım çalışmalarla çevreme katkıda bulunmaya çalışmaktayım.
Eğitim Yönetimi Okul Geliştirme Merkezi (EDOG) kurucusu ve yöneticisi olan, aynı zamanda Necmettin Erbakan Üniversitesinde görev yapan Doç. Dr. Mustafa Yavuz tarafından organize edilen “Yılın Öğretmeni” adlı ankette “Yılın Öğretmeni ve İlham Veren Yöneticisi” seçildim ve çok mutlu oldum. Çünkü yapılan çalışmalar rutin, okul öncesi eğitim etkinliklerinin dışında öğrencilerin ilgi, yeteneklerini merkeze alan, her çocuğu özel bir birey olarak kabul eden; öğrenci, okul, aile ve çevrenin hatta okul öncesi eğitimde ihtiyaç olarak görülenleri göz önüne alan etkinlikler olarak gerçekleştirilmiştir.
Farklılıkların uygulanması ve eğitimde ihtiyaç duyulanların dâhil edilmesi, uygulama sonuçlarının kazanım olarak yansıması ve farklı illerde de uygulanmak istenen ulusal faaliyetlere dönüşmesi bir öğretmen ve idareci olarak beni çok mutlu etti.
“Evet, artık değişim ve farklılıklar, çocuk ve çevresini içine alan çalışmalar tacını kazandı.” diye düşündüm. Dilerim yavaş yavaş yayılan ve ülkenin birçok kesiminde uygulanmaya başlayan, okul öncesi eğitimde ihtiyaçlara ve farkındalıklara binaen hazırlanan projeler ve çalışmalar bir gün 81 ildeki bütün okullarda hayat bulur. İnanın o zaman sorun gibi görünen birçok durumun, bu projeler vesilesiyle azaldığı görülecektir.
Bütün bu algıların bütünleşmesi de beni birinciliğe taşıdı düşüncesindeyim.
Bugüne Kadar Gerçekleştirdiğiniz Projelerinizden, Elde Ettiğiniz Başarılı Sonuçlardan ve Bu Projelerin Çıkış Sebeplerinden Bahseder misiniz?
Bugüne kadar hem okul içi hem de ulusal bazda uyguladığımız birçok projeyi hayata geçirdik. İlk projemiz “Baba Bana Bir Masal Anlat.” projesiydi. Bilindiği gibi okul öncesi eğitim döneminde babalar daha geri planda kalmayı tercih ediyor. Hâlbuki yapılan araştırmalar bunun tam tersini söylüyor.
Okul öncesi dönemde babaların hem okul hem sosyal ilişkilerinde çocuklarıyla vakit geçirmeleri aslında çocukların özgüven ve zekâ gelişimleri başta olmak üzere birçok gelişiminde başrol oynuyor. Böyle bir durumu göz ardı etmek mümkün değildi. Bu tabuyu yıkmak için böyle bir proje başlattık ve ilk yıllarda bu proje ile “Türkiye Empati Ödülü”ne aday gösterildim.
Bu, doğru yolda ilerlediğimizin bir göstergesiydi ve öyle bir uygulama hâline geldi ki her gittiğimiz kongre, seminer ve üniversitelerde ilgi odağı oldu. Şu anda da birçok ilde uygulanmaya devam ediyor. Bu, çok sevindirici bir durum. Ektiğiniz tohumların farklı yörelerde de büyüyüp çiçek açması harika. Bunun dışında ne yazık ki özellikle son dönemlerde yetişen kuşaklarda görülen bir durum, proje hazırlamamıza sebep oldu.
Yaşlılarımızla çocuklarımız arasında olan bağlar, ailelerin de yoğun hayat şartlarında olması sebebiyle istenilen şekilde değil. Bu sebeple “Bana Bir Gül(ü)ver.” projesini gerçekleştirdik ve bu proje de örnek bir proje olarak gösterildi. Samsun Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğümüzün destekleri ile her yıl “Okul öncesi spor şenliği” düzenlenmekte. Yine geçen yıl ilçemizdeki bütün köy anasınıfları için ulusal çapta başlattığımız “Oyuncak kumbarası” projesini bu yıl yoğun istek üzerine Gençlik ve Spor Bakanlığı destekli, İlkadım Gençlik Merkezi ortaklığı ile “Oyuncak Kumbarası Sınıf Kardeşliği” projesi olarak uygulamaya devam ettik.
İlimizdeki AVM’ler dışında bütün gençlik merkezlerine de dev oyuncak kumbaraları konularak oyuncaklar toplanmaya devam ediyor. 23 köy anasınıfının donatımını gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Sadece kendi okulumun öğrencilerinin mutlu olması, iyi şartlarda eğitim alması yeterli değil benim için. Kendi okulumun çocukları kadar köylerdeki öğrencilerimiz de iyi şartlarda eğitim almalı. İlçemdeki diğer okullarda ihtiyaç duyan öğrencilerimize iyi imkânlar sağlayabildikçe öğretmenliğimi daha içten yaptığımı hissediyorum.
Ayrıca ailelere ait eğitimleri içeren aile okulu projemiz “(S)Empati Okulu” Projesi, her yıl çocukların gelişimlerini, ailelerin katılımını destekleyici faaliyetlere yer verdiğimiz ve mayıs ayı boyunca kutladığımız okul öncesi şenlikleri yanında, Fatih Projesi Teknoloji ve Liderlik Eğitimleri ile ilimizdeki 300’e yakın yöneticimize, Erken Eğitimi Seç / Avrupa Birliği Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi ile 200’den fazla öğretmenimize okul öncesi program tanıtımı eğitimleri verdim.
Bundan başka 0-18 Aile Eğitimi Eğiticiliği ve Bakanlığımıza bağlı olarak ulusal ödül değerlendiriciliği yapmaktayım. Farklı ilçedeki okulların talepleri üzerine hazırladığım projelere örnek olarak etkin yurttaş bilincini kazandırmayı amaçlayan “Geleceğin Etkin Yurttaşları” Projesi gerçekleştirilmiştir. Önceki yıllarda yine “Sensiz 1 Eksiğiz Projesi” (engelliler ve öğrencilere yönelik) “Mezunlar Günü Projesi “, “Ayvacık Anaokulu Çocuk Festivali”, “Küçük Eller Büyük Yetenekler” Projesi de uygulanan projeler arasındadır.
Bunun dışında okulumuzda öğretmenlerimizce hâlen uygulanan “Her Çocuk Özeldir.”, “Adam Olacak Çocuk” Projesi (meslekleri yerinde icra ederek tanıma projesi), “Doğa İçin El Ele”, “Meyve Saati Uygulaması”, “Yeşilimizi Koruyalım”, “Benimle Oynar mısın?”, “Sevgi Sepeti” gibi projelerimiz de çalışmalarımızdan örneklerdir.
Ayrıca öğrencilerimize yönelik ücretsiz kurslar düzenlenmesi sağlanmaktadır. Bununla beraber velilere okul öncesi eğitim, tanıtım ziyaretleri yapılmakta, ilçenin okul öncesi kaymakamlık proje ekibinde yer alarak ilçe içinde gerçekleştirilecek faaliyet ve projelere de katkı sağlamaya çalışmaktayım.
Özellikle ailelerin eğitime katılımı, aile eğitim seminerleri, farklı kurumlarla işbirliği ve kurumları projelere dâhil etme, (YEDAŞ Kardeş Okulu Uygulaması, Samsun Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü destekli çalışmalar vb.), okul öncesi eğitimi yaygınlaştırma ziyaretleri ve çalışmaları, proje eğitimleri, özellikle kadınların açık lise ve ortaokula devamlarına destek, ilçe içindeki destek verilmesi gereken aile ve öğrencilerin desteklenmesi, hem kendi projelerimiz kapsamında hem de Kaymakamlık Projesi kapsamında yaşlı ve hamile bayanlara evlerinde ziyaret ve bilgilendirme, taleplere yönelik farklı il ve ilçelere proje hazırlama, yine talep üzerine farklı anaokullarında yeni program eğitimleri ve uygulamalarını tanıtma, ilçe içindeki aktivite organizasyonlarına katılım gibi sosyal faaliyetlerde de bulunulmaktadır.
Diğer Öğretmenlerimize ve Öğretmen Adaylarına Tavsiyeleriniz Nelerdir?
Bizim mesleğimiz, saatlik veya belirli rutin çalışmaların içerdiği bir iş değil. Merkezimiz çocuk olduğu için şekillendirdiğimiz o çocuk, yarın bir gün karşımıza o şekilde çıkacak. Her çocuğun hakikaten farklı bir dünyası var ve her çocuk mutlaka içindeki gücün açığa çıkarılmasını bekliyor. Ve tek anahtarla her kapı açılmıyor.
Bütün çocuklar aslında gönlündeki baharda çiçeklerini açıyor, iyi bir öğretmene sahipse çiçekleri daha da açıyor; iç dünyası keşfedilemeyen çocuklar suskunlaşıp solduruyor içindeki tomurcukları. Bizim en güzel mutluluğumuz ve eserimiz elbette yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz olacaktır.
Her şeye, her zorluğa rağmen yaptığımız işe sımsıkı sarılmak, inanmak ve sevmekle aşılamayacak engel yok diye düşünüyorum.
Hakka girmeden hakkını verebilmek gerekir. Hem şanslı hem de bir o kadar zor bir dönemde öğretmeniz. Eskiden öğretmen her şeyin merkezi iken, şu an teknolojinin de ilerlemesiyle öğrenci birçok bilgiye erişebiliyor. Böyle olunca aslında öğrenci yine öğretmenini lider olarak önünde görmek istiyor.
Biz kendimizi zamana ve en son bilgiye göre güncellemeliyiz ki gelecek nesillere doğru önderlik yapabilelim. Her türlü zorluğa rağmen öğretmenlik hakikaten muhteşem bir duygu ve inanırsanız her kapı zor da olsa açılıyor mutlaka.
Ve her gün daha büyük bir içtenlikle şunu diyebiliyorum: “İyi ki Öğretmenim.”
Teşekkür ederim.
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.