Adam 48 yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta görünce, utanarak yanına yaklaşıp "Hocam, beni tanıdınız mı?" dedi.
İhtiyar öğretmen:
- Hayır, tanımadım.
Adam:
- Hocam, nasıl tanımazsınız! Ben ilkokul öğrenciniz M....a. Hocam, sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu. Ben almıştım. Siz de "Herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım" demiştiniz. Ben utanmış ve çok korkmuştum. Sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum.
Sizden bir komut daha geldi: "Şimdi herkes gözlerini kapatsın."
Ortalarda bir yerdeydim. Aranma sırası bana gelmişti.
Saati cebimden sessizce almış, devamla, aynı sessizlik içinde son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz.
Sonra bizi yerimize oturtup, bana ve hiç kimseye hiç bir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz.
Büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı. Hocam, ben şimdi 60 yaşındayım. Düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi o gün sizden almışım. Her aklıma gelişinde sarsıldım ve her aklıma gelişinde kendimi sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissettim.
Hocam, siz bana o utancı yaşatmadınız. Yaşasaydım unutur muydum, doğrusu bilmiyorum. Ama beni utandırmamanızı hiç unutmadım Hocam.
Şimdi hatırladınız mı beni?
İhtiyar öğretmen, yan yana oturdukları bankta öğrencisine yaslanarak:
- O olayı ertesi gün unutmuştum ben. Şimdi sen anlatınca hatırladım.
Sizlere "Gözlerinizi kapatın" dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım. O yaştaki her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir yargı oluşsun istememiştim.
O sen miydin? Bilmiyordum, nasılsın?
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.