Farkında mısınız bilmem ama bilgilerin listelenmiş halini çok seviyoruz. Takipçisi olduğunuz herhangi bir yazılı yayının ya da internet sitesinin sayfalarında şöyle bir dolanın. Eminim oralarda "Hayatınızı kolaylaştıracak 12 uygulama", "Çocukların tuvalet eğitiminde 9 adım", "Saçlarınızı uzatmanın 7 sırrı" gibi başlıklara rastlayacaksınız. Ne kadar merak uyandırıyor değil mi? İnsana ister istemez, "Neymiş bu adımlar?" dedirtmiyor mu? 20 yıla yaklaşan öğretmenlik hayatıma sayısız seminer, kitap, konferans sığdırdım. Buna rağmen kendimi zaman zaman "Eğitimde dikkat edilmesi gereken 10 husus" tarzındaki yazıları okurken buluyorum.
Anlatılmak isteneni listelemek okuyucu için ilgi çekicidir. Okunması kolaydır. Bunu bilen dergiler, gazeteler her sayıda bu tip içeriklere sıklıkla yer verir. Yazıyı yazarken sitemize göz attığımda yazarlarımızdan Salih Uyan'ın da "Çocuklara olumlu örnek olmak için 12 olumsuz cümle" başlığına rastladığımı da eklemeden edemeyeceğim.
Okuyucu bu adımları keyfine göre okur. Bir adımın başlığı ilgisini çekmiyorsa ya da anlatılmak isteneni anlamamışsa rahatlıkla diğerine geçer. Düşünsenize verilen bilgi düz yazı niteliğinde yazılmış olsaydı belki de ilk paragrafta birçok okuyucu kaybedilecekti.
Bu listelemeyi okullarımızda "konu başlıkları" şeklinde çocukların önüne koymamız da bundan. Çocuklar bakar mı bakmaz mı çok emin değilim ama ünite başlarında kutucuklar içinde konu başlıklarının olması neler anlatılacağı için güzel bir yol haritasıdır.
Aslında listeleme hayatımızın çok içinde. Hangimiz alışveriş listesi yapmadık ki! Mesela ben hiç "salça, zeytin, peynir, portakal…" gibi yan yana yazılmış bir liste yaptığımı hatırlamıyorum. Muhakkak alt alta yazılıyor bunlar. Demek ki basamaklamanın dikkat çekici, hatırlatıcı da bir özelliği var.
Bir de hangi yılın akımıyla ortaya çıktı bilmiyorum ama "To Do List" yani "Yapılacaklar listesi" var ki adımları yerine getirenler için mutluluk verici olmalı. Tabii bu noktada Jack Nicholson'la Morgan Freeman'ın başrolünü paylaştığı "The Bucket List" filmini ve verdiği hayati mesajı da hatırlatmak isterim. Ölmeden önce yapılabileceklerin listesinin çıkarılması ve tek tek hayata geçirilme gayreti izleyenleri eminim etkilemiştir.
Madem listelemenin böyle bir gücü var bunu neden eğitimde kullanmayalım? Aklıma gelenleri başlıkta yazdığım gibi 1001 adımda yazma amacında değilim. 1001 sayısı, sayının güzelliğinden. Hem masalsı havasını hem de 1 le başlayıp 1 le bitmesini sevdiğimden kullandım bunu. Başta da sonda da hep sensin, aradakiler teferruat duygusu oluşturuyor bende…
Aklımdakilere gelince… Eğitiminden sorumlu olduğumuz bireylere:
- Korkutucu olmayan sayıda hedef listeleri yapsak, bunları panolarına, dolaplarına assak,
- Kendi listelerini oluşturmalarında yardımcı olsak,
- Hedeflerini gerçekleştirdikçe onları övsek, yüreklendirsek,
- Eğer bir eğitimci isek ünite başlarında çocukların karşısına etkileyici bir listeyle çıksak…
Misal, "Bu ünitede: Hep beraber uzaya çıkacağız/ Satürn’ün halkalarında dolanacağız/Mars gezgini sevimli mi sevimli robot curiosity ile tanışacağız/ "Ay’a gerçekten gittik mi yoksa hepsi bir senaryo muydu?" sorusunun cevabını bulacağız/ Gök taşları düşürüp/ Asteroidleri gezeceğiz" gibi bir başlık dizilimini önlerine sürüp heyecanlandırsak fena olmaz mıydı?
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.