Çocuğumu okula bırakırken yürüyen çocukları gözlemliyorum. Çoğunluğu yere sağlam basmıyor ayaklarının uçlarında yürüyorlar. Yürürken ha düştü ha düşecekler. Dengelerini sağlamadan adım atıyorlar. Bir kısmı ayaklarını adeta yerde sürüyerek yürüyor. En ufak kaldırım çıkıntısına takılıp yere çakılacaklar diye endişeleniyorum. Bir kısmı büyümelerine rağmen hala annelerinin ellerine yapışmış ilerliyorlar.
Teneffüs saatlerinde veya okul çıkışında çocukların birçoğu koşuyor ama ayakların biri bir tarafa gidiyor diğeri bir tarafa. Son derece dengesiz koşuyorlar ve sürekli yere düşüyorlar. Kovalamaca oynayan çocukları izlerken ödüm kopuyor. En ufak temasta yere çakılıveriyorlar hem de ne çakılma! Çünkü çocuklar düşmeyi bile bilmiyor, yere düşerken kendilerini koruyamıyorlar.
Çocuğumu götürdüğüm spor kulübünde de durum aynı. Antrenmanları izlerken, koşarak duba etrafında dönüp gelmesi istenen çocukların bir çoğunun dengesini kaybettiğine tanık oluyorum. Çünkü çocuk döneceği yerde önce hızını azaltması gerektiğini bilmiyor.
Çocuklarımız neden bu halde, biliyorum. Bunlar evlere hapsedilerek büyütülen çocuklar. Haftada bir iki kez parka çıkartılan o zaman da rahatça koşmasına oynamasına, bir şeylere tırmanmasına izin verilmeyen, ebeveynleri tarafından her yere arabayla götürülen, 300-500 m. ilerideki okula servisle gönderilen, yürümesine kıyılamayan çocuklar.
Bu çocuklar bedenlerine hakim olamamanın bedelini sadece fiziksel açıdan değil sosyal ve psikolojik açıdan da ağır ödüyorlar. İyi koşamadıkları, atik olamadıkları, topa iyi vuramadıkları için grup oyunlarında kimse onları istemiyor. Onlar da kendilerini odalarına ve bilgisayar ekranlarına hapsediyorlar. Arkadaşa en çok ihtiyaçları olduğu bir dönemde yalnız kalıyorlar ve derin psikolojik sorunlar yaşıyorlar.
Tüm çocuklar böyle değil elbette. Bazı çocukların yere sağlam bastıklarını, güven içinde yürüdüklerini, gayet kontrollü koştuklarını gözlemliyorum. Oyunlarda diğerlerine göre çok iyiler ve genellikle liderlik yapıyorlar. Biliyorum ki bu çocuklar sokakta bolca vakit geçiren ve oyun oynayan çocuklar.
Geçen hafta basketbol kursunda kendisi gruptan iki üç yaş küçük olduğu halde herkesten iyi koşan, top süren, hareketlerine son derece hakim olan bir çocuğun annesine “Çocuğunuz sokakta çok oynuyor değil mi?” dedim. “Evet. Evimin önünde park var. Akşama kadar parkta arkadaşlarıyla oynar.” diyerek doğruladı.
Değerli anne-babalar,
Küçücük evlerde çocuklarınızın sağlıklı şekilde büyümesini sağlayamazsınız. Her fırsatta çocuklarınızı dışarı çıkarmaya çalışın. Parkta doyasıya oynatın. Mahallede yürüyüş yapın. Her fırsatta koşturun. Hayatta yürüyeceği yollar her zaman kaldırımlar olmayacak. Toprak zeminde, engebeli arazide, çakıl ve taşlar üzerinde yürümeyi öğretin onlara. Koşarken engellerin üzerinden atlamayı öğretin. Bir topa sıkı vurmayı, kaçmayı, kovalamayı öğretin. Düşmeyi de öğretmeyi unutmayın. Düşerken başını ve bedenini nasıl koruyacağını.
Unutmayın, yere sağlam basan çocukların hayat yürüyüşleri de sağlam olacaktır.
Kaynak: Evde Eğitim Facebook Sayfası, Doğan CEYLAN, Evde Eğitim Sayfası Editörü / Maarif Müfettişi
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.