Eğitim Bilimleri

Testle Tost Arasına Sıkışan Eğitim Sistemimiz

Testle Tost Arasına Sıkışan Eğitim Sistemimiz

Başbakan geçenlerde yeğeninin bayramda bile ödev yaptığından şikâyet ederek, "Dershaneler kalktı, şimdi sıra sınavlar ve ödevlerde" dedi. Bunu üzerine 15 yıllık bir öğretmen olarak ödevlerin faydasıyla ilgili kafamdaki soru işaretleri yine yanıp sönmeye başladı.

Ve aklıma, geçen sene bizim çocukla yaşadığımız bir diyalog geldi;

"Ödevlerini bitirdin mi oğlum?"

"Hayır baba"

"E ne geziniyorsun madem ortalıkta. Koş ödevlerini bitir!"

"Senin ödevin bitti mi baba?"

"Ne ödevi oğlum? Babaların ödevi olmaz!"

"Niye?"

"Bütün gün çalıştım zaten ben!"

"Ben de bütün gün okuldaydım, ben de çalıştım."

Diyaloğu devam ettirmedim tabii. Gerçekten durumumuz çok da farklı değildi. Evden yaklaşık aynı saatte çıkmış ve aynı saatte gelmiştik.

Üstelik ben koltukta oturmuştum, çocuksa tahta bir sıranın üzerinde…

Bir de aramızda 32 yaş farkı var tabii…

-

Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, Başbakanın bu açıklamasından sonra bir açıklama yaptı ve ödev sisteminin mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. "Çocuklar test ve tost arasına sıkışmış durumdalar" diyerek de olayı çok güzel özetledi.

Çocuklar gerçekten dinlenmeye vakit bulamıyor. Okullarda çok ödev veren öğretmenler, veliler tarafından daha iyi öğretmenmiş gibi algılanıyor. Anlayış böyle olunca da bu kısır döngü dönmeye devam ediyor.

Bir de müfredat durumu var tabii. Müfredatımız Avrupa ülkelerine kıyasla çok ağır. Bu yüzden öğretmenler okulda yetiştiremedikleri dersleri ödev olarak vermek zorunda kalıyor.

-

Yıllar önce birlikte çalıştığımız bir sınıfı öğretmeni Almanya’dan gelen öğrencisinin müfredatta ne kadar geri olduğunu anlatıyordu. Çocuk orada 3. Sınıfı okuyup Türkiye’ye gelmiş ve burada 4. Sınıfa başlamış. Ama orada birçok konuyu öğrenmemiş. Bizim çocukların yanında çok geri kalmış… Falan filan…

Sohbetin konusu Almanya’daki eğitim sisteminin ne kadar geri olduğuna kadar gelmişti.

Ben de dünya pazarındaki Alman ve Türk ürünlerine bakalım, kimin müfredatının daha geri olduğunu sonra tartışalım demiştim. Sınıf öğretmeni biraz kızmıştı.

Grup yüksek sesle İstiklal Marşı okumaya başlamadan sessizce olay yerinden ayrılmıştım.

-

Almanya deyince aklıma başka bir şey geldi şimdi. Almanya’daki göçmen okullarında öğretmenlik yapan bir kişi anlatmıştı.

Kendisi Türkiye’den kalma alışkanlıkla ağır matematik dersi işlemeye çalışıyormuş. Konular yetişmeyecek diye panik içinde ders anlatıyormuş. Sonra bir Alman öğretmenin dersine girmiş. Konu dört işlemden toplama ve çıkarmaymış.

Alman öğretmen iki tane Alman futbol takımının ismini yazmış tahtaya. Sonra da şöyle demiş. "Çocuklar, bu iki takım maç yaptı. Maçta toplam 8 gol atıldı. Sizce bu maç kaç kaç bitmiş olabilir? Şimdi çalışın ve bütün ihtimalleri yazın bakalım!"

Çocuklar 40 dakika boyunca grup çalışması yapmışlar. Öğretmen de sürekli sınıfta gezerek gruplara yardımcı olmuş. Dersin sonunda da tahtaya grupların cevaplarını yazıp çıkmış.

-

Ödev konusunda düşüncelerimizi ifade ederken berrak bir zihne sahip olamıyoruz. Geçmişimizden, binlerce kez tekrarlanmış klişe cümlelerden kurtulamıyoruz. Ödeve niçin ihtiyaç duyduğumuzun cevabı eğitim sisteminin içinde saklanıyor.

Konu eğitim sistemine sıçrayınca da ödevi falan unutup memleketi kurtarıp dağılıyoruz.

Bu yüzden eski tas, eski hamam devam ediyor.

-

Yazıyı çok dağıttık. Aşağıdaki soruları herkes cevapladıktan sonra biz de dağılabiliriz!

  • Bir öğrenci ödevlerini düzenli olarak yaptığında daha iyi bir öğrenci oluyor mu?
  • Herhangi bir konuyla ilgili verilen ödevin yapılması, o konunun öğrenilmiş olması anlamına mı geliyor?
  • Öğrencinin bir konuyu öğrenmesi veya anlaması için ödev yapması şart mı?
  • Verilen ödevlerin ne kadarı öğrenciyi üretkenliğe ve düşünceye sevk ediyor?
  • "Kitabın 35-42. Sayfaları arasına çalışıp da gelin" talimatı bir ödev midir?
  • Sınıftaki öğrencilerin durumuna göre farklı ödevler veren öğretmen var mı? Yoksa bütün sınıfa aynı ödev mi veriliyor?
Salih Uyan

Salih Uyan

Eğitimci, Yazar, Eğitim Yöneticisi

Eğitim alanında derin bilgi birikimine sahip, kitaplarıyla ilham veren, gazetede köşe yazıları yazan ve eğitim süreçlerini başarıyla yöneten deneyimli bir eğitimci, yazar ve eğitim yöneticisi.

Yorumlar

Ödev yapmanın öğrencilerin performansını artırdığını düşünmüyorum. Çocuğumun da yukarıda bahsedilen diyalogta belirttiği gibi, biz ebeveynler de yoğun bir şekilde çalışıyoruz ve dinlenmeye ihtiyacımız var. Okuldaki çocuklar da aynı şekilde yoruluyor ve öğrenmeyi gerçekten pekiştirecek şekilde dinlenmelerine ve oyun oynamalarına izin verilmeli.

Zeynep Pamuk


Yazıda belirtildiği gibi, eğitim sistemimizin gerçekten "test ve tost" arasında sıkışıp kaldığını düşünüyorum. Öğrenciler sürekli test ediliyor ve ödevlerle boğuluyor, ancak bu durum gerçekten öğrenmelerine yardımcı oluyor mu? Sanmıyorum. Öğrencilerin eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirmelerine odaklanmalıyız, sadece ezberleme ve testlere hazırlanmaya değil.

Efe Yiğit


Ödevlerin öğrencilere nasıl yardımcı olabileceği konusunda kararsızım. Bazı çocuklar ödevlerden faydalanabilirken, diğerleri için bunlar sadece ek stres ve ezbercilik anlamına geliyor. Bence öğretmenler ödevleri ihtiyatlı bir şekilde kullanmalı ve her öğrencinin bireysel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalıdır. Ayrıca, öğrencilerin öğrenmelerini gerçekten artıracak şekilde üretken ve düşünce uyandıran ödevler vermeye odaklanmalıyız.

Can Toprak


Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.

Eğitim Bilimleri Kategorisinde Son Yazılar

Gelecek Eğitimde Derneği

Gelecek Eğitimde Derneği, 26 Mayıs 2014’te eğitime gönül vermiş öğretmenler tarafından kuruldu. Amacımız, öğretmenlerin eğitim bilimleri ve teknolojilerdeki yenilikleri takip etmelerini sağlamak ve onlara güvenilir bir bilgi kaynağı sunmak. Eğitimle ilgili öğrendiğimiz her şeyi eğitim sevdalısı herkesle paylaşarak, birlikte daha iyi bir gelecek inşa etmek istiyoruz.