Öğrenme eylemine bağlantılı olarak öğrencilerin hislerini kuvvetlendirmek eğitimdeki en değerli hedeflerden birisidir ve emin olun bunu gerçekleştirmenin çok basit yolları var.
Öğrencilerin derse katılımı eğitimin en önemli olgusudur. Bunu tarif ederken "Mega Millions of education" diye tarif eden yazar derse katılımın öneminin ne kadar değerli olduğunu böyle vurgulamıştır. Bunu duyunca insan bu hedef elde etmenin kolay olduğunu düşünüyor, ihtimalleri değerlendiriyor. Aslında bu anlamda iyi haber şu. Öğrenciyi derse katılımını artırmanın etkili stratejileri var ve bunun için piyango misali denemeler yapmanıza gerek yok, daha "nakit" çözümler var.
Eğitim ve Sosyal Bilimlerde giderek artan araştırmalar öğrencilerin meraklarının derslerle bağlantılarını, birbirleriyle etkileşimlerini ve öğrenme hedeflerini yerine getirmeye istekli olmalarını güçlendirecek şekilde uyarılabileceğini keşfetmişlerdir. Öğretmenlerin bir ders esnasında öğrencinin merakını artırmak için kullanabileceği basit teknikler var ve bu nedenle öğrenciler arasında, özellikle de ilgilerini kaybetme riski daha yüksek olan öğrenciler için bu teknikler kullanılabilir.
Öğrencinin Derse Katılım Oranını Artırma
- Gizem ve bulmacaların gücünden yararlanın: Scheherazade'den Stranger Things yazarlarına kadar hikaye anlatıcıların bildiği gibi, insanların herhangi bir şeyin daha sonra ne ve nasıl olacağını bulmaya dair enterans bir ihtiyacı vardır. Bulmacayı çözmeyi, aşamalarını tek tek keşfetmeyi ve gizemin kalıplarını bulmayı seviyoruz. Bu merakı kullanarak öğrenciyi bir sonraki konuda yeni bir gizemle karşı karşıya bırakmak gerekir.
- Bir soru sorduktan sonra durdurun ve bunu cevabı aldıktan sonra tekrar yapın: Soruları ve cevapları incelemek çoğu öğrenciye yardımcı olmaz. Hepimiz bilgileri farklı işliyoruz ve ilk el kaldıran öğrenciden bir cevap almak, başkalarının soru üzerinde düşünmelerine fırsat vermeyecektir ve düşünme eylemlerinin durmasını sağlayacaktır.
- Daha az sayıda lakin daha derin sorular sorun: Bir veya daha fazla konu üzerinde düşünmeye teşvik eden sorular öğrencilerin daha derin tartışmalar yapmasına neden olabilir. "Ya böyle olursa?" veya "nasıl mümkün olabilir?" tarzında sorular üzerinde tartışılmadan sadece bir "evet" veya "hayır" ile geçiştirilemeyen sorulardır, çoğunlukla bu soru türlerini kullanmayı deneyin. Amaç, olgun düşünceyi ve işbirlikçi tartışmayı teşvik etmek olmalıdır.
- Münazara ile tanıştırın: Bir konu üzerinde münazara etmek ve başkalarını ikna etmeye çalışmak bir konuya yatırım yapmanın harika bir yoludur. Bu sadece güncel konularda değil, edebi ve tarihsel analizde de geçerlidir. "Karakterin neden onun gibi tepki verdiğini düşünüyorsun?" veya "Mürettebat onu isyan etmekle suçladığında John Smith'e ne oldu sanıyorsun?" gibi sorular sorabilirsin. Görüş alışverişinin aşırı duygusal argümanları bozma durumu olabilir, buna adım attığınızın farkında olmalı ve buna hazırlıklı olmalısınız.
- Boşluklara dikkat edin: Bahsi geçen boşluk bilgi boşluğu tabiiki. Belli bir miktar temel bilginin klasik anlatım yöntemleri ile aktarılması gereklidir. Bunlar konunun arka planını oluşturduğu için önemlidir. Diğer türlü rehberlik, özyönetim ve merakın bir arada işlemesinde çeşitli sıkıntılar olabilir, öğrenciyi zorlayabilir. Bir öğrenciyi bir konu hakkında bir şey bildiğini ve bira daha fazla şey öğrenmek için kendini zorlanırsa daha iyi olacağının farkına varabilmelisiniz. Merak, onu daha fazla çaba göstermesi için canlandıracak ve motive edecektir.
- Öğrencilere bir WIIFM (what's in it for me? - Benim için neyin var?) verin: “Neden bunu bilmeliyim?” Diye soran bir öğrenci gelecek vaat eden bir öğretim taktiğine işaret ediyor. Öğrenciler, içeriğin neden onlar için önemli olduğunu anlamalıdır. Daha sonra hayatta nasıl kullanacaklar? İnsanlar bunu gerçek dünyada nasıl kullanıyor? Örneğin, belirli bir konunun şu anda öğrencilerin ailelerinin yaşam kalitesiyle nasıl ilişkili olduğunu biliyor olabilirsiniz. Öğrencilere, ne bildiklerini uygulayabilecekleri ve gösterebilecekleri ilgili projeler verebiliriz.
- Dinamik işbirliğini teşvik etme: Doğru rehberlikle, işbirlikçi küçük grup çalışması öğrencileri sosyal beceriler geliştirmeye ve aynı zamanda bilgi edinmeye yönlendirir. Bu çalışmalarda bireysel ve grup başarısının karşılıklı olarak nasıl bağımlı olduğunu ve akranların bilgisindeki boşlukları nasıl dolduracaklarını öğreniyorlar ve bunu ilgi çekici bir ortamda yapıyorlar, ilgi çekmesinin en önemli kıstası ise ortamın sosyal bir ortam olması. Öğretmenler sürekli olarak "Mix, Freeze, Pair - Karış, Don, Eşleş" gibi kısa, standart dışı işbirliği teknikleri geliştirebilirler.
Üç-dört öğrencilik bir gruba ucu açık bir soru sormaya çalışın. Örneğin: "Bir kelebeğin yaşam alanı pupa döneminde ciddi bir kuraklığa maruz kalsaydı ne olurdu?" veya "Tupac yaşasaydı ne olurdu?". Bu noktada öğrencileri şu konuda aydınlatmaya çalışıyoruz aslında. Bir konu hakkında fikir yürütmek öğrenmenin en uygun başlangıç noktasıdır.
Bu sebeple her sorudan sonra ve her cevaptan sonra öğrencilerin durup düşünmelerini sağlayın. Bu ikinci duraklama, diğer öğrencilerin soruyu tekrar gözden geçirmelerine ve ilk cevap üzerinde düşünmelerine fırsat verecektir.
Ayrıca şunu unutmayın, toplu halde verilen tepkiler sadece küçük yaş grubu için geçerli değildir. Herkes aynı anda soruya cevap vermeye çalışırsa içeriğe aktif olarak katılmama riskini azaltır. Eğitimin mümkün olduğun kadar bireyselleşmesini görmek isterken, öğrencilerde bir grubun parçası olma isteğinden söz edebiliriz aslında. Bu daha büyük yaşlardaki öğrenci gruplarında da gözlenebilir.
Öğrencilere bir konu hakkında ne bildiklerini sorun, sonra da ne bilmediklerini düşündüklerini sorun. Öğrenmesi için en önemli olduğunu düşündüğü “bilmediğiniz” öğelerin hangisi olduğunu sorun. Tahmin ediyor gibi görünüyorlar mı? Sorun değil - onlardan daha önce bilmedikleri bir şey hakkında yorum yapmalarını istiyorsunuz. Bilgi ve öğrenme kapasitelerini incelemek en önemli nokta.
Neredeyse tüm öğretmenler bu teknikleri zaten bir dereceye kadar kullanıyorlar. Ancak onları öğrenci merakını artırmak için koordine edilmiş, kasıtlı bir stratejinin parçası olarak gördüğümüzde çok daha güçlü hale geleceklerdir.
Kaynak: Cheryl Abla, Edutopia.org, Çeviri: Cüneyt Ali Mert, orijinal metin için tıklayınız.
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.