1- Ana dilinizi nasıl öğrendiğinizi unutmayın!
Herkes bebekken anlar ama konuşamaz. Yani bu aslında dil öğreniminde normal bir süreç. Ana dilinizi nasıl öğrendiğinizi düşünün. Önce dinlediniz. Sonra yavaş yavaş konuşmaya başladınız. Sonra da sırasıyla okumayı ve yazmayı öğrendiniz. Yabancı dil öğrenirken de aynı sırayı takip edin. Günde en az 15 dakika düzenli dinleme yaparsanız, bir yıl içinde geleceğiniz noktaya siz de inanamayacaksınız. Dinleme etkinliği önce yabancı dil haznesini doldurur. Hazne dolduktan sonra taşan damlalar konuşmadır. Bardak boşken konuşmaya çalışmak boşa uğraşmaktır!
2- Bir şey anlamıyorum diye moralinizi bozmayın!
Çoğumuzun başına gelmiştir. Bir alışveriş merkezinde dolaşırken dilimize bir şarkı takılır ve bir süre sonra alışveriş merkezinde de aynı şarkının çaldığını fark eder ve tesadüf sanarak hayret ederiz. Hâlbuki bu bir tesadüf değildir. Alışveriş merkezinde çalan müziği kulağımız fark eder ve beyine mesajı iletir. Ve biz o şarkıyı söylemeye başlarız ama niye söylediğimizi asla bilmeyiz. Yani bilinçsiz bir uyarılma vardır. Televizyon seyrederken veya film seyrederken de aynı durum yaşanır. Bu yüzden sakın “Hiçbir şey anlamıyorum” diyerek vazgeçmeyin. O esnada bilinçsiz öğrenme gerçekleştiğini düşünerek rahat edin.
3- Yaşayan İngilizceyi öğrenin!
Bir yabancı dilin öğrenilmesi, tarih, fizik ya da bir başka dersin öğrenilmesinden farklıdır. Dil toplumla birlikte geliştiği için, yabancı bir dile hâkim olabilmenin ilk şartı, o dili konuşan toplum gibi düşünebilmektir. Örneğin, yabancı bir dilde erkek ve kadın için kullanılan kelimeler, o toplumda erkek ve kadının sosyal statülerini ortaya koyar. Dili öğrenirken kültürüne de hâkim olmak için gramer kitaplarına tıkılıp kalmayın. Yabancı dilde dergi okuyun, film seyredin, X’de birkaç yabancı ünlü takip edin.
4- İnterneti ihmal etmeyin!
Dil öğrenmek için mevcut olan kaynakları sakın bazı yayınevlerinin hazırlamış olduğu kitaplarla sınırlı sanmayın. Günümüzde İngilizce eğitimine ilişkin en kapsamlı kaynak internettir. Biraz araştırma yaparsanız, ne kadar zengin bir kaynak olduğunu göreceksiniz.
5- Türkçe alt yazı mahkûmu olmayın!
Eğer vaktiniz varsa İngilizceyi ilerletmek için en ideal film seyretme sistemi şudur; Önce altyazısız İngilizce olarak seyredin. Sonra Türkçe altyazılı olarak seyredin. Ardından İngilizce altyazılı ve son olarak yine altyazısız seyredin. Bir filmi dört kere hayatta seyredemem diyorsanız en azından İngilizce altyazılı olarak seyredin.
6- Her gün en az 5 sayfa kitap okuyun!
Hemen seviyenize uygun bir İngilizce okuma kitabı alın ve her gün en az 5 sayfa okuyun. Kitap biter bitmez gidip yenisini alın. Bütün cümleleri kolayca anlamaya başladığınızda bir üst seviye kitapla okuma programına devam edin. Okuyamadığınız gün olursa, ikinci gün 10 sayfa okuyun. Eğer birkaç gün atlarsanız bir daha toparlayamazsınız. Programınızı bir yıl boyunca sakın bozmayın!
7- Kendinize özel bir sözlüğünüz olsun!
Kitap okurken bilmediğiniz kelimelere sözlükten bakın ve örnek cümlesiyle birlikte küçük bir deftere yazın. Bu sizin özel sözlüğünüz olacak. Arada bir defteri çıkarıp kelimelere bakın. Bir süre sonra kaç tane yeni kelime öğrendiğinizi görüp şaşıracaksınız.
8- Sevgili günlük günlerine geri dönün!
Haftada bir oturup, o hafta yaşadığınız şeyleri İngilizce olarak yazın. Yazdığınız şey yarım sayfa veya bir sayfa olabilir ama mutlaka her hafta aynı günde defterinizi elinize alıp bir şeyler karalayın. Bu etkinlikte sözlük kullanabilirsiniz.
9- Ana dilinizi iyi besleyin ki, yabancı diliniz zafiyet geçirmesin!
Bütün bu çalışmaları yaparken mutlaka Türkçe kitap okuyun. Türk ve Dünya klasiklerini bitirmeye çalışın. Kendinize bir liste yapın ve hedef koyun. İki haftada mutlaka bir kitap bitirin. Ana dil, yabancı dili kıskanır ve asla kendisinden daha iyi olmasına izin vermez. Eğer ana dilinizde yetkin değilseniz, yabancı dilde yetkinlik için hayal bile kurmayın!
10- Doğru hamle yapın!
Satranç hamledir. İsterseniz bütün taşlarınız elmas olsun, doğru hamleyi yapmazsanız kaybedersiniz. Yani hamle yapmayı bilmiyorsanız, pahalı setler almanız, yurt dışına gitmeniz, saati 200 dolara özel hoca tutmanız işe yaramaz. Doğru şeyleri yapmadığınız müddetçe, yerinizde saymaya devam edersiniz.
11- Beklemeyi bırakın ve harekete geçin!
İngilizce gibi minimalist mimariye sahip bir dili öğrenmek için çok karmaşık metodolojilere gerek yok. Birileri borsa piyasası gibi dilin değerini yükselteyim derken spekülasyon yapıyor ve yüzlerce teknik ve metodun içinde kayboluyorsunuz. Siz gökdelen hayalleriyle vaktinizi harcarken, birileri ilk katı çoktan çıkmış oluyor. Ve geç kalıyorsunuz. Aşırı idealizm adım attırmaz insana. Hangi ayağımı önce atsam daha iyi olur diye düşünürken bir bakarsınız ayakların tutmaz olmuş. Öyleyse beklemeyin, harekete geçin.
12- Basın imzayı gitsin!
Yabancı dil öğrenmek evliliğe benzer bir bakıma. Fazla flört ederseniz her türlü kusurunu görmeye başlar ve soğursunuz. Birlikte yaşamak falan da çözüm değil. Korkmayacaksınız! Basacaksınız imzayı ve yürüyeceksiniz. İkinci adım hemen çocuk yapmak. Şiddetli geçimsizlik sonucu ayrılsanız bile çocuk size kalır. Sadece hafta sonları bile görseniz çocuk büyümeye devam eder.
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.