Hürriyet'te yazılar yazan Tülay Demir'in 15.10.2019 tarihli bir Okan Bayülgen röportajı var. Bu röportajda Okan beyin çok önemli bir açıklaması var, dikkatimi çekti sizlerle paylaşmak istedim. Röportajın tamamını okumak isterseniz yazının sonunda sayfanın adresini paylaştım.
BİTKİSEL HAYATA GİRMEDİM SADECE WHATSAPP'I KAPATTIM
Sosyal medyada yok musunuz siz?
Birkaç gün önce WhatsApp'ı, X'i, Facebook'u, Instagram'ı kapattım. Artık görmek istemiyorum.
Neden?
- Çünkü artık yaşamayan, sabah kalkar kalkmaz sadece başkalarını röntgenleyen bir adam olduğumu düşünmeye başlamıştım. Parmağımla sürükleye sürükleye beni hiç alakadar etmeyen insanların nasıl eğlendiklerine, neler yediklerine, kedilerine-köpeklerine, büyümekte olan çocuklarına bakıp duruyordum.
Arkadaşlarınız şaşırmadı mı bu kararınıza? Sosyal medyayı anlarım da WhatsApp... Bilemedim.
Arkadaşlar "Sana bir şey gönderdim, görmedin" falan dediklerinde "WhatsApp'ı kapattım" diyorum. Direkt, "Böyle bir şeyi nasıl yapabilirsin" diyorlar. Sanki İstanbul'dan ayrılmış, kimsenin yolunu izini bilmediği bir yere taşınmışım ya da nasıl söyleyeyim, bitkisel hayata girmişim gibi. Godard'ın çok güzel bir sözü var, uzun yıllar önce söylemiş: İletişimin her türlüsü var ama kendisi yok. Hakikaten bu dünyada yaşamak istemiyorum.
Bu sosyal medya bağımlılığı çocuklar açısından daha büyük sıkıntı gibi geliyor bana...
Kesinlikle... Çocuklar cep telefonlarınınkinden daha büyük monitörleri reddediyor artık. Küçük telefonları ve kulaklıkları ile yaşıyorlar. Bu da izlemeyi tekilleştiriyor. İzlemenin tekilleşmesinde büyük problem var. Seyir işini tekilleştirdiğiniz zaman yaşınız kaç olursa olsun bütün tehlikelere açık hale geliyorsunuz. Marjinalleşmeye, siyasi propagandalar yoluyla uyuşturulmaya hazır hale geliyorsunuz. Otobüste, işte, evde gününün en az beş-altı saatini dijital izlemeye ayıran çocuklar ve büyükler daha mı akıllı oluyor? Daha mı kültürlü oluyorlar?
Hiç sanmam...
Tabii ki hayır. Aksine kafası karışık, el becerileri zayıf insanlar haline geliyorlar. Sakarlaşmış, mekanik becerileri yaşlılara benzemiş, kafası bulanık, karar alamayan, ne söylediğimi anlayamayan gençlerle çalışmaya başladım ve bu beni endişelendiriyor. Yeni nesiller yüksek iq'lu olabilirler ama akılsızlar. Dediğim gibi endişe ediyorum, daha da yaşlandığım zaman bu çocuklar beni doktor olarak tedavi edecek, bindiğim uçakları kullanacak. Hatta içlerinden biri benim çocuğumla evlenecek!
Siz kızınızı o küçük monitörden nasıl uzak tutuyorsunuz?
İzleme alışkanlıkları konusunda açıkçası ben de bir şey yapamıyorum. Ama en azından dinledikleri ve izlediklerinden haberdar olmak, bunları onunla tartışmak istiyorum.
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.