Klasik ders anlatımı en kolay öğretim şekli olma eğiliminde iken, çalışmalar, öğrencilerin bu yolla en az miktarda bilgiyi aldığını göstermekte.
İnteraktif öğretim yöntemleri, sürekli uyarıma alışkın olan bir nesil öğrenciyle bağlantı kurmak için etkili bir yoldur. Bu sebeple eğitim profesörü Kevin Yee’nin, öğretmenlerin derslerini nasıl daha interaktif hale getirebilecekleri konusunda bazı tavsiyeleri var.
“Denemekten korkmayın” diyor Central Florida Üniversitesi’nde profesör olan ve üniversitenin Karen L. Smith Fakültesi Öğretim ve Öğrenim Merkezi’nde müdür yardımcılığı yapan Yee.
Yee, öğrencilere enerji vermeyi ve onları derslere dâhil etmeyi amaçlayan, farklı kaynaklardan toplanan 100'ün üzerinde öğretim stratejisinin bir araya geldiği “İnteraktif Teknikler” kitabının yazarı. “Tekniklerden bazıları, sınıftaki normal tekniklerinizden farklı bir tona sahipmiş gibi görünebilir ancak, bunlardan bazılarını denerken yeni bir öğretim kişiliğine neredeyse adapte olmak çok kârlı olabilir.” diyor Yee.
Olası başarısızlık nedeniyle, öğretmenlere yeni yöntemleri denemekten korkmamaları konusunda uyarılarda bulunuyor: “Bence yeni bir şey deneniyor ve işe yaramıyorsa da sorun yok. Öğrencilere karşı dürüst olup, ‘Pekâlâ, bu deneme işe yaramadı — hadi devam edelim.’ denilebilmeli.”
İşte Yee’nin listelediği tekniklerden 10 örnek. Bazıları teknoloji içerirken, diğerlerinin teknoloji ile çok az alakaları var.
“Bu teknikler çoğunlukla ‘eğlenceli’ olarak algılanır, ancak öğrencilerin öğrenmesini sağlamak için klasik derslerden çok daha etkili olurlar.” diye belirtiyor Yee makalesinde. “Burada listelenen tekniklerin bazıları, sizin için uygun olabilecek seçenekleri etkileyen öğretim yönteminiz ve kişiliğiniz gibi faktörler bakımından, evrensel çapta herkesi memnun edemeyebilir.” diye eklemeyi de unutmuyor.
Lideri takip et: Bir öğrenciyi tweet atma “başkanı” olarak atayın ve o öğrencinin, o gün sınıfta tartışılan en önemli kavramları, X’de yayınlamasından sorumlu olmasını sağlayın. Diğer öğrencilerin X akışını izlemelerini ve tartışmaları veya anlaşmazlıkları ‘retweet’lemesini sağlayın.
Sosyal ağları kullanmak, öğrencileri sınıf ortamlarına bağlı hissettirmek için harika bir yol olabilir. X, öğretme potansiyeli açısından az kullanılan bir sosyal ağ aracı ve ana fikirleri sınıf tartışmasında yayınlamaktan sorumlu bir lidere sahip olmak, aktif dinlemeyi artırmaya yardımcı olacaktır. Öğretmenler, sınıfın boyutuna bağlı olarak X liderini her hafta veya her gün değiştirebilirler.
Toplam fiziksel tepki: Araştırmalar, sınıfta fiziksel etkinlik bulunduğu zaman, öğrencilerin daha fazla bilgi sahibi olduklarını gösteriyor. Öğrencilerin, bir soruya verdikleri cevapları göstermek için ayağa kalkıp odanın bir tarafına geçmelerini sağlayın. Bunu, doğru ya da yanlış cevap etkinliği olarak kullanmak yerine, fikir temelli yanıtlar için kullanmak daha uygun görünüyor. Öğrenciler, sınıf arkadaşlarının farklı perspektiflerini görebilir ve tartışmalara ve konuşmalara öncü olabilirler.
Tek kelime: Bir konuyu tartışmanın tek yolu klasik bir ders gibi görünüyorsa, öğrencilere dersin sonunda dersi en iyi özetlediğini inandıkları tek bir sözcük yazmaları gerektiğini, dersin başında söyleyin. Ardından, neden o kelimeyi seçtiklerini ayrı bir paragrafla genişletebilirler. Bu, ders sırasında aktif dinlemeyi zorlar, zira öğrenciler bütün bir dersi kendi fikrinin özüne dönüştürmek zorunda kalacaklardır.
Bir başka fikir ise, öğrencilerin dersin belirli bir konseptini göstermek için, slogan benzeri bir pankart yazısı yazmalarıdır. Bu onları, bütün dersi bir cümlede özetlemeye zorlayacaktır.
Karşıt argümanlar: Fikre dayalı bir soru hakkında, cevapları örtüşmeyen öğrencileri eşleştirin. Onların, aslında yanlış olduğuna inandıkları tarafı temsil ederek, tartışmalarını sağlayın. Öğrencilerin kendi görüşlerine aykırı görüşleri incelemesi, onları her iki taraftaki argümanlar hakkında eleştirel düşünmeye zorlayacak ve tartışılan konunun daha geniş bir anlayışa yönlendirilmesine yol açacaktır.
Tarihsel doğru: Sınıfta bahsedilen bir konu hakkında bir film izledikten sonra, öğrencilerin filmin hangi olayları doğru bir şekilde tasvir ettiğini ve hangi olayları dramatize ettiğini ya da geçiştirdiğini yanıtlamalarını sağlayın. Bu teknik, JFK, Schindler’s List ya da Elizabeth gibi tarihsel filmler için daha belirgin bir uygulama olsa da, belgesel filmlerdeki ya da diğer kurgusal filmlerdeki önyargıları incelemek için de kullanılabilir.
Başka bir seçenek olarak, öğrencileri gruplara ayırın ve sınıfta bahsedilen bir fikir veya olaydan yola çıkarak oluşturacakları, kendi film fikirlerini bulmalarını söyleyin. Ardından, filmlerinin neyi doğru ve neyi yanlış anlattığı hakkında en az bir örnek bulmaya çalışmalarını sağlayın.
Test turnuvası: Sınıfı en az iki gruba bölün ve uygulama testi sırasında en çok puanı toplayanın kazanacağı bir yarışma ilan edin. Öğrencilerin, bir konuyu birlikte çalışmasına izin verdikten sonra testi verin ve puan çizelgesini tutun. Her turdan sonra öğrencilerin, bir sonraki testten önce sıradaki konuya çalışmasına izin verin. Puanlar her tur sonunda toplanmalıdır. “Öğrencilerin yarışma dürtüsü, katılımlarını konunun kendisine odaklayacak” diyor Yee makalesinde.
YouTube video testleri: YouTube’da (metin kutularına izin veren) ek açıklamalar özelliğini kullanarak, öğrencinin cevaplama biçimine dayanan farklı video yanıtlarıyla çoktan seçmeli bir test oluşturun. Öğrenciler, açıklamalar kutusundaki seçeneği tıklatarak yanıtlarlar ve bağlantı onları bir video yanıtına götürür. Bu, yanlış yanıtlar için bir cevap (“Bu cevap, …olduğu için yanlış…”) çekmeyi gerektirmesinin yanı sıra, doğru cevaplar için de bir cevap videosu çekmeyi gerektirecektir. Öğretmenler bunu bir “günün sorusu” egzersizi olarak kullanabilir veya bir test formatı için daha uzun parçaları bir araya getirebilir.
Elektronik rol oyunu: Öğrenciler, işlenen konuya yakın bir kimsenin kimliğine bürünerek, kendi bloglarını oluştururlar ve günlük tarzı girişler yazarlar.
Puzzle parçaları: Öğrenciler, süreç boyunca araştıracakları, birbirinden ayrı birer konusu olan farklı ekiplere bölünür. Planlamanın sonunda, ekipler tekrar bir araya gelir ve araştırdıkları konuyu diğer takımlara öğretir. Başka bir seçenek ise ekipleri, her ekipte farklı bir konuyla ilgili bir “uzman” olacak şekilde yeniden oluşturmaktır. Bu uzman, kendi konusunu yeni grubuna öğretmek zorunda olacaktır. Öğrencilerin, arkadaşlarını eğitmekten sorumlu olduklarını bildiklerinde, daha çok araştırma yapma olasılıkları daha yüksektir.
Popüler kültür istatistikleri: Öğrencilerin derslerde ilgisini çekmek için soyut rakamlar kullanmak yerine, soruları güncel olaylarla değiştirin. Örneğin, bir matematik konseptini, popüler olan bir konuyla örneklendirin: “Pokemonlar, zamanlarının yüzde kaçını poke topunun içinde geçirir?”. Öğrenciler genellemeler yerine, tanıdıkları bir konuyla yaklaşıldığında, daha hevesli bir şekilde yanıt vereceklerdir.
Yee şu anda, çevrimiçi derslere yönelik interaktif tekniklerin bir listesini hazırlamak için çalışıyor. “Tamamen elektronik bir ortamda öğretim yapıyorsanız ve öğrencileri yüz yüze görmüyorsanız; uygulamanın yalnızca dijital bir çevreye değil, öğrencilerin dersleri farklı zamanlarda yapmak zorunda oldukları senkronize olmayan bir çevreye nasıl hitap ettiğini de düşünmek zorundasınız.”
Bu yazı, eSchool News sitesindeki, “Ten ideas for interactive teaching” yazısından çevrilmiştir.
Kaynak: Medium Öğrenme ve Gelişim Sayfası, Yazı: Eğitmen Panda
Orjinal Metin: https://www.eschoolnews.com/2011/06/06/ten-ideas-for-interactive-teaching/
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.