Çağımızın en popüler kavramlarından birisi girişimcilik. Neredeyse herkes kendi işini kurmayı ve girişimci olmayı istiyor. Pek az kişi adım atarak kendi girişimini hayata geçiriyor. Girişimciler farklı sektörlerde iş kurmak için risk alıyorlar. Türkiye’de eğitim konusunda girişimler bulunmakla beraber kendisini “eğitim girişimcisi” olarak ifade eden çok az girişimci var. Emre Keskin ile beraber hayata geçirdiğimiz girişimimiz Eğitmen Panda ile eğitim girişimciliğine adım attık. Bu yazımda bu konudaki eğitim girişimciliğine dair kısa bir giriş ve deneyimlerime yer vereceğim.
Öncelikle Girişimcilik tanımları ile başlayalım. İlk rastladığım tanım şu şekilde: “Girişimcilik, en genel ifadeyle kar amacı ile riski üstüne alan ve iş kuran kişinin yaptığı büyük atılımdır.” Bu tanım tam olarak ifade etmiyor gibi.
Apple ve Google’ın girişimcilik tanımları ise şu şekilde: Apple girişimciliği; eski kuralları çağdaş yeniliklerle yorumlayan ve aksiyona geçiren beceri olarak tanımlıyor. Google ise; geçmişi gelecekle birleştiren ve şimdiyi yaratan yetenek olarak ifade ediyor.
Bu tanımları kullanmak bana daha uygun geliyor.
Girişimciliğin tanımını da yaptığımıza göre, eğitim girişimciliğine geçebiliriz. Eğitim, son dönemde sadece toplumumuz tarafından değil dünyada en fazla kaygıyla izlenen sistemlerden birisi haline geldi. Eğitim, internetin hızla hayatımızın merkezi haline geldiği günümüzde pek çok yerde hala geleneksel eğitim yöntemleri ile sürdürülmeye çalışılıyor. Eğitim yüzyıllardır, değişmemiş olan sınıf ortamında bir öğreten etrafında dönmeye devam ederken dijital çağa ayak uyduramaz duruma geldi. Bireyselliğin öne çıktığı çağımızda eğitimler için kendisini değiştirmeye başlayan üniversiteler ve kurumlar öne çıkıyor. Bu eğitimde yaşanan inovasyon ile çağımız bilgiye en çabuk ulaşmamızı sağlarken, kaliteli bilgiyi bulmayı da bir o kadar zorlaştırıyor.
İbrahim Tatlıses’in bir zamanlar söylediği “Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık?”sözü tarihe karıştı bile. Artık her yerdeki eğitimlere bir internet bağlantısı uzağındayız. Ünlü pek çok üniversite dünyanın herhangi bir yerinden erişilebileceğimiz online eğitimler açmaya başladı.
Eğitim girişimciliğinde de dijital platformlar öne çıkıyor ve online derslere rağbet artıyor. Bu dersler ve digital teknoloji eğitimlerde farklı tasarımlar için kolaylaştırıcı bir araçlar.
Eğitim konusunda, yeni fikirlere ve farklı yöntemlere olan ihtiyacımız her an artıyor. Bu nedenle yeni girişimler kurmak için harekete geçmeliyiz, dedik ve bir adım attık.
Peki, her şeyin dijital olması bizler için ne kadar yararlı? Bizler sosyal olarak öğrenen varlıklarız. Öğrenmemizin büyük bir kısmını çocukluğumuzda oynadığımız oyunlardan öğreniyoruz. Sonra okula başladığımız zaman arkadaşlarımız ile oynadığımız oyunların süresi azalıyor ve her sınıf geçişimiz ile arkadaşlarımız ile oynadığımızın zamanın süresi arasında ters orantı var. Günümüzde telefonlar, tabletler ve sürekli bildirimler yağan sosyal medya ile beraber dijital çağda arkadaşlarımız ile beraber oyun oynamaya ve vakit geçirmeye daha az vaktimiz kalıyor. Oysa öğrenmek için, bilgiyi paylaşmaya, üzerine sohbet etmeye, tartışmaya ve farklı bakış açılarını duyarak kendi süzgecimizden geçirerek işlemeye ihtiyacımız var. Bunu dijital çağdaki online dersler ile öğrenmemiz şimdilik zor gözüküyor. Bu nedenle, çağımızda yüz yüze eğitimlere, geleneksel eğitimden farklı yaklaşacak yöntemlere ihtiyacımız daha da artıyor.
Böyle bir ortamda, ortağım ile beraber, non-formal metotları, oyunları, simulasyonları, canlandırmaları kullanarak tasarladığımız eğitimler ile bir girişim kurma ihtiyacı hissettik. Bu yönteme de 3.nesil öğrenme deneyimleri diyoruz. ( 3.nesil öğrenme deneyimi hakkında buraya tıklayarak detaylı bilgi alabilirsiniz.)Çocuklukta en çok öğrenmemizi sağlayan şey, arkadaşlarımız ile oynarken hayal gücümüzü kullanarak, pek çok durumu denemek, her seferinde farklı bir şeyler ekleyerek hikayeyi ve oyunu değiştirmekti. Yani aynı oyunu oynarken bile farklı deneyimler yaşamaktı. Bu duruma aslında küçük simülasyonlar yaratmak diyebiliriz.Dolayısı ile deneyim üzerine kurulu olarak yaşadığımız anlar bizler için büyük öğrenme olarak dönüyor.
Eğitim girişimcisi olarak, yüz yüze eğitimleri deneyim üzerinden kurgulayarak, katılımcıların kendi öğrenme hızında, stilinde ve motivasyonunda öğrenecekleri ortamlar yaratmaya ihtiyacımız olduğunu fark ederek bu alanda bir girişim kurduk.
Eğitim girişimcisi olma konusunda yaşlarımız nedeniyle yaşadığımız pek çok engel ve ayrımcılık var. Üstelik girişimci olmak sanıldığının aksine pek çok zorluğu da yanında getiriyor.
Kaynak: Medium, Çağrı Küpeli, Eğitmen Panda
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.