Dünya çapında sosyal sorunları çözecek fikirleri, projeleri olan kişileri seçen dünyanın en tanınmış STK'larından Ashoka, Türkiye'de üç okulu üyesi olarak kabul etti. Bu okullar, klasik eğitim sistemi yerine, alternatif öğrenme methodları sunuyor.
Mutlu Keçi İlkokulu
Görüntü, alışılageldik sınıf düzeninden çok farklı. Odanın bir köşesi market, diğer köşesi kitaplık. Bir yanda yerde minderler, diğer yanda sıralar yerine öğrencilerin grup şeklinde oturabildikleri masalar yer alıyor. Dersler de farklı methodlarla işleniyor. Öğrenciler, geometrik şekilleri kağıt kalem üzerine alıştırma yaparak değil, ahşap çubuklardan ağaç ev yaparken öğreniyor.
Bodrum’daki Mutlu Keçi İlkokulu da 'farklı eğitim sistemini" hedefleyen okullar arasında. Öğrenciler hayat bilgisi dersini kimi zaman nar bahçesinde, kimi zaman demir atölyesinde işliyor. Okul meclisinde çocukların söz hakkı var, kararlarda söz sahibiler.
Özel Enka İlkokulu
Bir diğeri ise; Adapazarı’ndaki Özel Enka İlkokulu. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra yakınlarını kaybeden çocuklara eğitim vermek için kurulan okulda, fırsat eşitliği oluşturmak için pek çok öğrenci burslu okuyor, çocuklar sorunları çözmek için projeler hayata geçiriyor.
Bu üç okulun ortak noktası; "Klasik değil, çocuğu merkeze koyan ve aktif kılan eğitim sistemlerini benimsemek"
Artık bu üç okulun ortak bir noktası daha var; dünyanın ilk ve en büyük sosyal girişim ağı Ashoka’nın 'Fark Oluşturan Okullar' ağına seçildiler. Ashoka'nın 'Fark Oluşturan Okullar' ağında dünyadan 120 okul bulunuyor.
Nasıl seçildiler?
Ashoka insan haklarından çevreye kadar pek çok alanda yenilikçi çözümler geliştiren sosyal girişimcileri maddi ve manevi olarak destekleyen dünyanın ilk ve en geniş sosyal girişimci ağı. ABD merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan Ashoka 35 yıl önce kuruldu. 72 ülkede faaliyet gösteriyor. Kurum, iki yıldır dünya çapında fark yenilikçi okulları da seçiyor.
Ashoka'nın Program Koordinatörü Nick McGirl, fark oluşturan okulları seçerken bir elit bir grup seçmek istemediklerini özellikle vurguluyor. McGirl yapılan seçimi şöyle anlatıyor:
"Az sayıda okul seçiyoruz, eğer berlirlenen kriterlere uygun okul yoksa da seçilmiyor. Empati, özgür fikirlere destek, ekip çalışması ve liderlik becerilerini geliştirmek için okulların öğrencileri teşvik etmesi çok önemli bizim için. Çocuklara empatiyi öğretmek; matematiği, İngilizceyi öğretmek kadar önemli. Bir diğer kriterimiz öğrencilerin öğrenme sırasında aktif katılımda bulunması. Okul ve yönetimi yeni fikirler geliştirmesine ve hevesli olmasına da dikkat ediyoruz. Ayrıca eğitim kurumunun diğer okulları etkileme kapasitesine ve arzusuna sahip olup olunmadığına da bakılıyor okulların."
Okulların seçimi beş aşamada gerçekleşiyor. Önce Ashoka’nın vizyonunu paylaşan deneyimli eğitimciler tarafından aday okullar gösteriliyor. Sonra bu aday okullar ile bağlantı kurulup mülakatlar, saha ziyaretleri ve araştırmalar başlıyor.
Okullar değerlendirme sorularını cevaplıyor, okul liderliği kriterine uygun olup olmadığının karar verilmesi için okul temsilcilerinin katıldığı bir jüri paneli düzenleniyor. En sonunda seçim yapılıyor. Ashoka, seçilen okulların projelerini, çalışmalarını geliştirmede destek olacak, yol gösterecek. Okullar dünyadaki diğer fark oluşturan okullarla iletişim kurup paylaşım sağlayabilecek.
Başka bir okul mümkünmüş
Türkiye’den seçilen okullardan biri Bodrum'daki, çocukların koyduğu isimle; Mutlu Keçi İlkokulu. Resmi adı ise; Özel Yahşi İlkokulu. 2009 yılında bir grup veli ve eğitimcinin ‘Başka Bir Okul Mümkün mü?’ sorusuyla yola çıktığı proje için ‘Başka Bir Okul Mümkün Derneği (BBOM) kuruldu. Okul, kapılarını 2013-2014 eğitim öğretim yılında açtı.
Okul, özel okul statüsünde görünse de en büyük farkı kâr amacı gütmemesi. Okul için bir eğitim kooperatifi kuruldu, okulun giderleri buradan karşılanıyor. Mutlu Keçi, Türkiye’de bir eğitim kooperatifi tarafından kurulan ikinci okul.
Okul, gönüllülerin kollektif çalışmasının ürünü. Okulun neredeyse tüm demirbaşları bağış yoluyla gelmiş. Okulun mevcudu 45 öğrenci. Bir kısmı da burslu.
BBOM’un kuruculardan ve okulun velilerinden YTÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Burak Ülman, "Alternatif bir model oluşturmak istiyoruz. Bir grup orta üst sınıf ailenin kurduğu okul değil burası. Okulun inşaatında çalışan ustanın da, bahçıvanın da çocuğu burada burslu okuyor" diyor.
Okulda, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı uygulanıyor ancak uygulamalar yaşayarak öğrenmeye yönelik. Her öğrencinin ‘bireyselleştirilmiş eğitim planı’ var. Taşınabilir masalar sayesinde çocuklar kimi zaman bir arada kimi zaman da tek başına oturabiliyor. Sabahları akademik dersler öğleden sonraları ise atölyeler var. Öğrenciler katılacakları atölyeleri kendileri seçiyor. Haftanın bir günü eğitim hayatın içinde yapılıyor. Kimi zaman bir nar bahçesinde kimi zaman bir demir atölyesinde ders yapıyorlar.
Bu model yayılıyor; Ankara’da aynı modelle Meraklı Kedi İlkokulu ruhsat aldı, gelecek yıl eğitime başlayacak. Çanakkale’de erken çocukluk merkezi yakında eğitime başlayacak. İzmir ve Kaş’ta eğitim kooperatifleri kuruldu, okul açma hazırlıkları devam ediyor.
Meraka göre müfredat belirleniyor
İstanbul’daki bir diğer okul ise Reggio Emilia yaklaşımını uygulayan özel bir okul. Bu sistem, çocuğun başrolde olduğu bir eğitim yaklaşımı. Eğitim sistemine, merak eden, araştıran, düşünen, plan yapan ve uygulayan çocuğu koyuyor. Öğretmen öğrenen, çevre ise üçüncü öğretmen olarak kabul ediliyor. Çocuğun yönlendirdiği bir öğrenme süreci var.
Halen 75 öğrenci eğitim alıyor. Her sınıfta iki öğretmen var.
Okulun kurucularından Özlenen Kutlar'ın anlatımına göre, öğretmenler önce öğrencilerin meraklarını gözlemliyor. Örneğin ağaç ev, hayvanlar, uzay, karıncalar olmak üzere öğrenciler meraklarını söylüyor. Bunlar birer konu oluyor. Bu konular üzerinden müfredattaki kazanımların nasıl işlenebileceği öğretmen ekibi tarafından çalışılıyor. Çocuklar çubuklarla, dallarla ağaç ev yapıyorlar, böylece matematikteki geometrik cisimleri öğreniyorlar. Karıncaların izlediği yola bakarak çizgi çalışmaları yapıyorlar.
Okulda müzik, drama, sanat derslerinin kendi başına saati yok. Bu öğretmenler tüm gün okulda kimi zaman sınıf öğretmeniyle birlikte derse giriyor. Okuma yazmayı, sesleri öğrenirken müzik öğretmeni de derste olabiliyor. Ödev yok. Kutlar, “Ödev klasik sistemin olmazsa olmazı. Çocuklar klasik sistemde meraklarından bağımsız bir şeyler öğreniyorlar. Onun unutulmaması için tekrar edilmesi lazım" diyor.
Farklılıklara saygı
Adapazarı Özel Enka İlkokulu da, fark oluşturan bir diğer okullardan. Okul, 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin ardından anne, babasını ya da evini kaybeden çocuklara burslu ve yatılı eğitim vermek için kuruldu. Hala anne babasını kaybeden çocukların kesin kayıt hakkı var ve burslu okuyorlar. Okuldaki diğer öğrenciler de çeşitli oranlar da burslarla destekleniyor. Amaç eğitimde fırsat eşitliği.
İlkokul Müdürü Özlem Mecit, her çocuğun öğrenebileceği ilkesinden yola çıktıklarını anlatarak sistemlerini şöyle anlatıyor:
" Bir sınıfta down sendromlu çocuk da var üstün yetenekli çocuk da var. Çocuklar da farklı gelir düzeyinden. Farklılıklara saygıyı öğreniyorlar. Bu okulda çocukların fikri ön planda. Okulla ilgili kararlarda çocuklar söz sahibi. Yeni yapılan ilkokul binasının tasarımı ve ihtiyaçları için çocuklar çizim yaptı, fikir verdi. Onların istedikleri gibi sınıflar, spor alanları var. Çocukların eleştirmek ve istemekle kalmayıp değiştirmek için kendi yaşlarına uygun çabalar içinde olmasını istiyoruz. Kimi öğrenci mahallesinde kağıt ve kutuları toplamayı kapı kapı gezerek anlattı ve mahallesini geri dönüşüm ile tanıştırdı. Kimi öğrenciler ulaşım sorunu ile belediyeye şikayet maili atarak bir yetkilininin okula gelmesini sağladı."
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.