“Matematiği kullanarak ulaşmak istediğimiz sonuç nedir?" sorusuna ülkemiz gerçeklerini göz önünde bulundurursak birçok gencin bu soruya vereceği cevap, 'üniversite sınavında başarılı olmak' olacaktır. Üniversitede okuyanlar ise 'sınıfı geçmek' diyebilir.
Bugün bir mühendis, teknolojiyle birlikte gelen bilgisayar programları sayesinde üniversitede öğrendiği matematik formüllerinin, hesaplamaların hiçbirini kullanmamaktadır. Bu durumun, üretilen ürünlerin kalitesini düşürmesi beklenirken mühendislerin yaptığı ürünlerin kalitesi her geçen gün artmaktadır. Bir avukat veya bir doktorun lisans eğitimini tamamladıktan sonra iş hayatında hesaplama yapmaya ihtiyacı olmamasına rağmen o bölümlere girebilmek için çok iyi seviyede matematik neti yapması gerekmektedir. Birçok hesaplamayı, bırakın bilgisayarı, az gelişmiş hesap makineleri ile bile yapabilmekteyiz. Şirketlerin çalıştırdığı elemanların hesaplama kabiliyetine ihtiyacı yoktur. Asıl ihtiyaç, düşünen, sorgulayan, analiz edip sentezleyen, pratik insanlardır. Bu tip insanlar yetiştirdiğimizde bu tip uygulamalar sadece hızımıza hız katar.
En sık kullanılan hesaplama araçlarından biri olan Wofram Alpha uygulamasının sahibi olan Conrad Wolfram’a göre matematik yapmanın 4 adımı vardır.
- Problemi tespit etmek ve ne bulmak istediğimizi belirlemek,
- Gerçek dünyadan soruyu alıp bir matematik problemine dönüştürmek,
- Hesaplama yapmak ve cevabı bulmak,
- Bulduğumuz cevabı gerçek dünyadaki sorunun karşılığına oturtmak.
Wolfram, matematik eğitimcilerinin zamanının %80'ini sadece 3. adımı elle yapmaya ayırmasını yanlış buluyor. Gerçekten de birçok insan okulda öğrendiği matematik derslerini anlamadıkları problemlere, anlayamadıkları işlemler dizisini uygulamak olarak görüyor. Belki de artık elle matematik yapmayı, özel ilgi duyan öğrencilere seçmeli olarak bırakıp kalan 3 madde üzerine yoğunlaşma zamanı gelmiştir. Çünkü dünyanın bütün kütüphanelerini ve hesaplama araçlarını cebinde taşıyabilen bir insanın bazı bilgileri ezberlemeye çalışması ve meşakkatli hesaplamalarla zaman kaybetmesi anlamsızlaşıyor. 20-30 yıl önce bilmenin ayrıcalık olduğu birçok şey Google sayesinde birkaç saniyede herkesin elinde olabiliyor.
Üniversitede inşaat mühendisliği okuyan bir arkadaşım bir hatırasını anlatmıştı; 5 cm ye 5 cm bir kalasın taşıdığı yükü hesaplarken arkalı önlü 3 sayfa çözdüğü bir sorudan hiç puan alamadığı için hocasına itiraz etmiş. Kâğıdı incelediklerinde işlemin ortalarında bir sayının karekökünü almayı unuttuğunu ve bu şeklide devam ettiğini görmüşler. Bunun çok basit bir hata olduğunu, geri kalan yaptığı her şeyin doğru olduğunu, hiç puan verilmemesinin haksızlık olduğunu söylemiş. Hocasının verdiği cevap çok manidar olmuş. İki sene sonra mühendis olacaksın bu hesaplamaların hepsini bilgisayarlara ve teknikerlere yaptıracaksın. Önemli olan doğru sonuca ulaşman değildi zaten. Bir mühendis adayı olarak ince bir kalasın senin bulduğun kadar büyük bir yükü taşıyamayacağı yorumunu yapman gerekirdi. Sorunun sonuna işlem hatası yapmış olmalıyım yazsaydın hiç puan kırmazdım.
Teknoloji yardımı ile kazanacağımız zamanı, düşünen ve yorumlayabilen bireyler yetiştirmeye harcamak daha mantıklı değil mi?
Eğer bu makale ilginizi çektiyse Conrad Wolfram’ın TED konuşmasını kesinlikle tavsiye ediyorum. Player içinde Türkçe altyazı seçeneği mevcut.
Bir yorum yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir. Gerekli özen gösterilmeden yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.