Maratonun ilk ayağı YGS geride kaldı. Kimileri ulaştı hayallerine, kimileri orta şekerli kahve tadında…
Bir grupta var ki ‘kanadı kırık kuş’ misali çakılma modunda!
İlk basamağın yarışa etkisi elbette yadsınamaz.
Lakin şimdiden ‘havlu atmak’ da neyin nesi!
Son söz söylenmeden ‘jenerik müziği’ nereden çıktı!
Maratonun ortasında ‘yoruldum artık’ yakıştı mı şimdi!
Daha karpuz kesecekken ‘kalkalım artık’ şık durdu mu?
Hani bir söz vardı ya Türk gibi başlayıp Alman gibi bitirmek diye! Bu söze inatla kendin için, sen için, senin için ve senin geleceğin için yılmadan yürümeye devam etmelisin.
Fatih Terim’in devre arası notu; Kaybetmekten korkma!
Bir şeyi kazanmak için, bazı şeyleri kaybetmelisin!
Unutma! Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin!
Kaybetmektir, dibi görmektir, tökezlemektir ve örselenmektir hayat.
Hepsinin karşısında dimdik durmak ve vazgeçmemektir de.
Şimdi tavır zamanı! Karınca misali, tarafını belli etme zamanı!
Yolda sensin, yol ayrımı da!
Seçimin; harlı bir ateş için kıvılcım mı?
Saman alevi misali bir esinti mi?
Zaman su misali akarken, musluğa dayanıp kana kana su içme vaktidir!
Bu arada az kalsın unutuyordum!
Sınavları bir pastaya benzetecek olursak, %60’lık koskocaman bir dilim halen seni bekliyor!
Ya afiyet olacak yada zafiyet!
Karar sensin!
İyiler iyi kalsın,kötüler iyileşsin